Birgün çiftlikte çalışırken bir gazete parçası elime geçti. Adana'da yayınlanan bir yerel gazetenin sayfasıydı bu. Adana'da yeni kurulan Adana radyosu için bir yarışma yapılacağını yazıyordu. Yarışma müzik dalındaydı. Büyük bir heyecan dalgsı sardı içimi. Sıcak duygular birden tüm benliğimi içine aldı. Çiftlik kahyasından izin isteyerek hemen Adana'nın yollarına düştüm. Doğru, radyoevine giderek yarışmanın koşullarını öğrendim. O zamanlar 17 yaşındaydım. Kayıt parası olarak 15 Lira istediler. Parayı yatırdım ve hemen çiftliğe döndüm. Yarışma günü geldiğinde, heyecanım artık doruk noktasındaydı. Çünkü, işin içinde bir de alay konusu olmak vardı. '' Ya kazanamassam ben ele güne ne derim '' diye kara kara düşünüp duruyordum. Çünkü o kadar övgüler ve güzellemeler yağdırıyorlardı ki, adeta zorunlu hissediyordum kendimi başarılı kılmaya. Ve nihayet, sabahtan beri beklediğim salonda, benim adım anons edilerek, yarışmanın yapıldığı stüdyoya çağırdılar. Masa başında kravatlı, heybetli ve kolalı gömlekli adamlar oturmuş beni süzüyorlardı. İnsanlara karşı verceğim ilk sınav olduğu için ne yapılacağını, nasıl davranılacağını bilememenin çaresizliği içerisindeydim. Bu konuda okul deneyimim bile yoktu... İlk anda ürkütücü geldi o adamlar, o oda bana. Masadaki adamlardan biri sert bir dille, kapıyı kapatmamı söyledi. Arkamı dönüp kapıyı ittim. '' İyi kapat, iyi kapat oğlum . Mandalını çevir.'' adeta, yeniden kükredi aynı adam. İyice sersemlemiş elim ayağıma dolanmıştı. Kapının mandalını çevirdim ve köşeye büzülürek, suçlu bir çocuk edası ile beklemeye başladım. Sanki kendi isteğimle yarışmaya gelmiş gibi değil de, büyük bir suç işleyip yargıcın önüne yakalanıp getirilmiş bir hükümlü gibiydim... Yarışma başlamıştı... Mikrofon başına geçip arkamda sazlar olduğu halde yarışma türkümü söylemeye başladım. Ahmet Sezgin'in '' Küp içinde ayran'' adlı türküsünü seslendiriyordum. Söylerken gözlerimi kapamıştım. Çünkü adım okunmadan biraz önce yine benim gibi bir yarışmacıdan böyle bir öğüt almıştım. '' Gözlerini kapa ve kendini yalnızmış gibi hisset'' demişti. İsmini dahi bilmediğim bu arkadaşımın öğüdü oldukça yaralı olmuştu. Türkümü bitirdim ve jüriyi başımla selamladım ve salonu terkettim... ' Adana radyosunun açtığı sınavda ikinci olmuştum. Birinciliği kıl payı kaçırmıştım. Talih artık gülüyordu bana. 17 yıldır üzerimde dolaşan gölgelerden sıyrılmış, güneşe doğru ilk adımı atmıştım bu sınavla.''