© - Ferdi Tayfur'un Resmi Hayran Sitesi - ©
Ferdi Tayfur Hayran Sitesine
Lütfen Üye Olun
© - Ferdi Tayfur'un Resmi Hayran Sitesi - ©
Ferdi Tayfur Hayran Sitesine
Lütfen Üye Olun
© - Ferdi Tayfur'un Resmi Hayran Sitesi - ©
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Ferdi Tayfur'un Resmi Hayran Sitesi
 
Ana sayfaAnasayfaEtkinlikleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 ferdi tayfur hayatı devamı-2

Aşağa gitmek 
5 posters
YazarMesaj
ByDaMaR
Site Krucusu
Site Krucusu
ByDaMaR


Yaş : 33 Mesaj Sayısı : 593

ferdi tayfur hayatı devamı-2 Empty
MesajKonu: ferdi tayfur hayatı devamı-2   ferdi tayfur hayatı devamı-2 I_icon_minitime6/6/2009, 12:55

Anamın nasırlı ellerini iki elimin arasına almış öpüyordum. Tarnısal bir anlam kazanmıştı yüzü. Saçlarının ak telleri gözlerinin üzerine düşmüş, tere ve yanaklarındaki ıslaklığa yapışıp kalmıştı. O anda odaya ilk kızım Tuğba girmişti. KUcağında yığınla oyuncak vardı. Getirip hepsini odanın ortasına döktü. '' Allah bunlara yoksulluk göstermedi. Ey büyük Allah, sen ne kadar Kadirsin. Beni şu yavrularımdan ayırma'' diyerek duvalar etmeye başlamıştı rahmetli anam. O kadar büyük sarsıntı geçiriyordu ki, karşımdaki yaşlı kadın bu duruma son vermek istiyordum. Ama o bir defa başlamıştı anlatmaya. Öyküyü yarıda kesmek adeta babama ihanet gibi geliyordu. Bir süre sustu. Tuğba'nın yanına giderek onu sevip okşamaya başladı... Dışarıda hafif bir rüzgar vardı. Perdeler bayrak gibi dalgalanıyordu. Bir sigara yakıp pencerden dışarıya bakmaya koyuldum. Deniz gülüyordu adeta. Güneş aydınlattığı için, deniz de onun coşkun bir sevinç içindeki ışıklarını yansıttığı için mutluydular. Uzaktan anamla ( rahmetli ) kızıma bakıyordum. Biraz önceki o acılı yüzün nasıl sevince ve şefkate dönüştüğüne hayret ediyordum. Sürekli kucaklayıp öpüyordu babaanne torununu. Benim için ne kadar dokunaklı ve mutlu bir tabloydu. Seyrine doyum olmaz ilahi bir gösteriydi bu candan sarılış ve öpüşler. ''Şimdi baban yaşasaydı da görebilseydi şu kızı. Ne kadar çok severdi. Ahh ! körolasıca talih. Ona o bıçağı saplayan eller, iki dünyada da rahat yüzü görmez inşallah '' Tüm bunları söylerken dişlerinin çatırtısını duyuyordum. Geçip yerine oturdu. Eliyle işaret ederek beni yanına çağırdı rahmetli annem. '' Ferdi gel de devam edeyim. Baban çok yiğit adamdı.'' Daha öncede dinlemiştim bunları. Artık dinlemek istemiyordum . Çünkü annemden kuşku duyuyordum. Kaygılandım. Birkaç kez önemsiz de olsa kalp rahatsızlığı geçirmişti. Ayrıca bende çok bunalıyordum. Çünkü biliyordum ki , öykünün en acıklı bölümü başlayacaktı. Benim de yaşadığım ve gözlerimin önünden gitmeyen babamın hazin ölüm hikayesini anlatacaktı. Kanlar içinde ve vücudu dört bir yandan bıçaklanmış babamı görür gibi oldum birden. Yüreğim sıkıldı, burkuldu. O ne olağanüstü bir manzaraydı. Ve ben o acıyı yeniden yaşıyacaktım. Mecburdum buna. Annemi kırmak istemiyordum. Bağrıma taş basıp dinleyecektim. Çünkü nede olsa anlatılan babamdı ve anlatanda canım kadar sevdiğim annemdi. ''Askere gitti baban. İzmir'deydi. Kız kardeşlerinden Nafia, o askere gider gitmez, Nerime ise daha sonra dünyaya geldi. O ne sıkıntılı günlerdi. 2 bebek ve 2 de küçük çocukla yaşam mücadelesi veriyordum. Sizleri yanıma alıp, kardeşlerinizi de sırtıma bağlayıp, pamuk tarlalarında açlışıyordum. Elime geçen birkaç kuruşu sizlere harcıyordum. Çünkü ben açlığa alışmıştım. Sizlerin yiyeceği maması önemliydi. Baban, yıllık izine geldiğinde o da tarlalarda çalışıyor, rençperlik yapıyordu. Bütün amacı, beş on kuruş para kazanıp bana giderken bırakmaktı. Sürekli sizleri doyasıyla sevememekten yakınıyordu. Çünkü sabahları erken kalkıp kendisini tarlalara götürücek traktörlere yetişiyordu. Siz uykudayken gider, gecenin geç saatlerinde yine siz uyurken dönerdi. Hayatın bütün yüküyle omuzlarımıza çökmüştü sanki. Baş döndürücü bir hızla yuvarlanıp gidiyorduk bilinmedik yerlere. Hiç bir kimse de elimizden tutmuyor, dertlerimize bir çare getirmiyordu. Ama, sanki onlar bizden farklı mıydılar ? Mahallede hep birdik ve aynı yazgının tutsağıydık. Baban'la dertleşirdik gecenin geç saatlerinde. Ben yatağa uzanır, o da ayak ucuma oturup asker sigarasını yakar, elimi tutar, askerlik anılarını anlatırdı. Gün ışıyana kadar hiç uyumazdı. Beni de uyutmazdı. '' Bizden geçti Şerife, şu cocukları bari kurtarsak'' derdi devamlı... Ama kimi nasıl kurtaracağından da hiç söz etmezdi. Çünkü onları okutacak parası yoktu. BU da onu kahrediyordu. Zaman zaman cebinden bir cüzdan çıkartıp fotoğraflarımızı gösterirdi. Bu da olmasa şu askerlik çekilmez '' derdi. '' Hadi, hadi '' derdim. '' Askerliğe kabahat bulma. Sana yaramış. Şişmanlamışsın baksana '' Yok be hanım. Bakma kilolu olduğuma. Kayın ağacı gibiyim. İçten içe çöküyorum .'' BU söz o kadar anlamız gelmişti ki bana. Yüzüne bakıp durdum öylece. Ne demek istemişti. Niye içten içe çöküyordu. Daha 30'unda bile değildi. Ama hiç üstelemedim. '' Hadi yatalım artık '' Eliyle '' boşver'' gibilerinden bir daire çizdi havada.

'' 4 gün sonra iznim bitiyor. Canım hiç uyumak istemiyor. Sen de uyuma ne olur. Seninle konuşmayı o kadar çok özledim ki '''' olur '' deyip, kendisini dinlemeye koyuldum. Hiç durmaksızın anlatıyordu. Ama hep kederli öykülerdi anlattıkları. Dertlenir, hüzünlenir, birden susar, sonra yine başlardı konuşmaya. Çoğunlukla da işi gücü çocuklardı. İstemiyordu onların da kendisi gibi acı çekmesini, Yoksul düşmesini. Ama onlarında eninde sonunda aynı hayatın içinde olacaklarından emindi. Ve o zamanda Tanrı'ya yalvarıp mucize dilenirdi. Dört gecemiz de böyle gelip geçti.

Yine bir sabahın ezanında çocuklar uyurken, varıp yollara düştü. Köşeyi dönene kadar da gözünü benden ayırmadı. Babam askerde duvarcı ustasıymış. İzmir'de askeri inşaatlarda çalışıp dururmuş. Kötü yazgısı''Beyköylü Cumali'yi askerde de rahat koymamış. Birgün başına bir kaza gelmiş Bir hastanenin inşaatında görevli iken askeri aracın, arka kapısınınaniden açılması ile yere düşmüş.Hemen, daha bir kaç saat öncesine kadar duvarlarında mala salladığı, koridorlarında çimento taşıdığı hastaneye kaldırmışlar. Bir koğuş bulup yatırmışlar. Yarası pek ağır değilmiş. ama, acısı varmış omuzdan yana...Bir hemşireyle tanışmış birgün hastanede. Genç güzel bir kızmış. Hastaneye bir Adanalı'nın geldiğini duyunca hemen ziyaretine koşmuş. O da Adanalı'ymış. Babamı görür görmez bir çığlık koparmış; '' Aaaaa ben sizi tanıyorum '' Beyköylü Cumali ''değil misiniz? '' Meğerse kız babamın ününü yıllar önce duymuş. Başlamışlar babamla sohbet etmeye.Kız ayrılmaz olmuş koğuştan. Kızın görevi aslında başka bir servisteymiş ama, gece-gündüz babama hizmet etmeğe başlamış. Ve böylece aradan bir kaç gün geçmiş yada geçmemiş kız, yine sabahın ilk ışıklarıyla birlikte koğuşa girmiş usulca. Koca koğuşta bir babam, birde öte köşede 2-3 hasta uyanıkmış. Diğerleri mışıl mışıl uyuyormuş.Ayaklarının ucuna basa basa gelip yatağın ucuna bir kuş gibi konuvermiş. Oldukça heycanlı, telaşlı imiş. Babam hemen birşey söylemek istediğini anlamış.Amam hiç sesini çıkarmamış. Söyleyeceklerini beklemeye koyulmuş.'' Senin ününü ben çok duydum. Adana'da erkek adam olduğunu haksızın yanında yer aldığını söylerlerdi. Herhalde bana da yardım edersin değil mi ? Ve, sonradan babamın hayatına mal olacak isteğini başlamış anlatmaya...

'' Yakında terhis oluyorsun... Hastaneden çıkmana da az bir zaman var. Bizim oralara döndüğünda falanca bir köyde bir toprak ağası vardır. O benim akrabam olur. Çocuklarının başı için ne olur ona söylede bana biraz yardım etsin. Sefaletimiz hep böyle ömür boyu sürecek mi ? Hiç bir çaresi yok mu ? bunun '' Beyköylü Cumali ? ''Aradan iki gün geçmiş. Babam taburcu olmuş. Hava değişimiydi, birikmiş izinlerdi derken teskere alıp Adana'ya dönmüş...'' Ama o ne dönüş '' diyor rahmetli anam Bütün mahelleli evimize toplanmıştı. Gözün aydın Şerife bacı. Hoşgeldin Cumali Gardaş diyen, sarılıp öpüyordu babanı. Bir efsane kahramanı gini karşılanmıştı baban. '''' Hele sen yok muydun. Babanı bir an olsun yalnız bırakmıyordun. O kalabalığın arasında Cumali'nin pantolonuna yapışıp nereye gitse sen de ardından sürükleniyordun.'' Ahh.. Anam ne çok da acı çekmiş hayatta. Bütün bunları anlattırken hala o günlerin anılarıyla yüklüydü. Öylesine yoğun yaşıyordu o yıllar öncesine ve gençlik dönemlerini. Gözlerim bir ara anamın komidinin üsttündeki resimlere takılıyor. Ne kadar da değişmiş.Tazeliğinden ve coşkulu bakışlarından hiç bir iz kalmamış. Vücudu çökmüş, kamburu çıkmış, saçları ağarmış bir kadın artık o... Şimdi, hayatın bir sırrı gibi karşımda duruyor. Ben bunları düşünürken, annem babamın askerden geliş günlerini özetlemeye devam ediyor. '' Geldiğinin ilk haftasında benden çiğ köfte istedi. Biraz da para bırakıp: Sen hazırlığı yapadur, ben eti getiririm dedi. Sonra da çıkıp gitti. Eski arkadaşlarını görecekmiş. Ben sofrayı hazırladım. Yeşillikleri masaya yerleştirdim. Cumali'yi beklemeye başladım. Hayli geç olmasına rağmen ortalıkta yoktu. Sözde erken gelicekti de bana çiğ köftelik et getirecekti. Söylenmeye başladım. Ne gelen var ne giden. Beni aldı bir merak. Çünkü hiç böyle yapmaz söz verdi mi saatinde evinde olurdu... Sizlere bir kaç lokma yedirip yatırdım. Gece tüm sessizliğiyle Adana'ya çökmüş, sokaklar boşalmıştı. Kulağım kapıdaydı. Bir tıkırtı duysam hemen kalkıp bakıyordum. Meğerse ben endişe içinde babanı beklerken o da ölümü kucaklamaya gidiyormuş. Ahh, bilseydim bırakır mıydım onu. önüne geçer, ayaklaranı kapanır, kapı eşiğinden dışarı komazdım. Sonradan öğrendim ki eski bir arkadaşına rastlamış. Arap ahmet diye biri. Ben de tanırım. Çok severdi babanı. Babanı yemeğe davet etmiş. O da kıramamış. gitmişler bir yere, yiyip içmişler. Sonrada yanlarına 2 arkadaşlarını alıp bir pavyona gitmişler. İşte o pavyon babanın sonu oldu oğlum. Pavyonda o hemşire kızın bahsettiği ağa ya rastgelmiş. Sekiz on kişilik bir mahiyeti varmış adamın masasında. Baban kalabalık masaya gitmenin ayıp olacağonı düşünerek garsonla ağaya haber salmış. '' Gelsin de hele kendisi ile bir konuyu görüşeceğim. Rica ettiğimi söylemeyi unutma '' Garsonun haberi üzerine ağa memnuniyetle kalkıp gelmiş babannın yanına... Tanış çıkmışlar. Sarılıp öpüşmüşler. Biraz muhabbetten sonra Cumali, konuyu kendisine açmış. Kulağına eğilip akrabasının ricasını fısıldamış. Ağa teşekkür etmiş ilgileneceğini söylemiş.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.ferditayfur.yetkinforum.com
babacan_06
Onursal Üye
Onursal Üye
babacan_06


Yaş : 42 Mesaj Sayısı : 67

ferdi tayfur hayatı devamı-2 Empty
MesajKonu: Geri: ferdi tayfur hayatı devamı-2   ferdi tayfur hayatı devamı-2 I_icon_minitime7/25/2009, 22:16

Emeğine sağlık teşekürler...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Efsane_Ferdici
Onursal Üye
Onursal Üye
Efsane_Ferdici


Yaş : 35 Mesaj Sayısı : 157

ferdi tayfur hayatı devamı-2 Empty
MesajKonu: Geri: ferdi tayfur hayatı devamı-2   ferdi tayfur hayatı devamı-2 I_icon_minitime3/29/2010, 09:24

paylasımın ıcın tskler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
sami
Admin
Admin
sami


Yaş : 36 Mesaj Sayısı : 61

ferdi tayfur hayatı devamı-2 Empty
MesajKonu: Geri: ferdi tayfur hayatı devamı-2   ferdi tayfur hayatı devamı-2 I_icon_minitime8/14/2010, 16:11

eline sağlık teşekkürler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ApocaLypTo
Admin
Admin
ApocaLypTo


Yaş : 31 Mesaj Sayısı : 11

ferdi tayfur hayatı devamı-2 Empty
MesajKonu: Geri: ferdi tayfur hayatı devamı-2   ferdi tayfur hayatı devamı-2 I_icon_minitime12/19/2012, 21:50

eline sağlık bilgilendirme İçin Teşekkürler.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ferdi tayfur hayatı devamı-2
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ferdi tayfur hayatı devamı-4
» ferdi tayfur hayatı devamı - 8
» ferdi tayfur hayatı devamı-5
» Ferdi Tayfur'un Hayatı
» ferdi tayfur hayatı - 3

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
© - Ferdi Tayfur'un Resmi Hayran Sitesi - © :: ~~ .. FERDİ TAYFUR - BİYOGRAFİ .. ~~ :: ' - Ferdi Tayfur - Hayatı - '-
Buraya geçin: